19 Kasım 2010 Cuma

Prater - Berlin / Almanya

Zamansızlıktan dolayı kasım ayındaki 9 günlük bayram tatili için program yapmakta gecikince kendimizi tatilden 1 hafta kadar önce "acaba nereye ucuz uçak bileti kalmıştır?" derken çeşitli havayolu şirketleri web sitelerinde dolaşırken bulduk. Bir kaç sorgulama sonucunda Berlin'de karar kıldık.

Herhangi bir yere seyahat ettiğimizde en önemli konu nerede yemek yeneceğine karar vermek olduğu için ve seyahate 2 gün kala hala bu konuyla ilgili herhangi bir çalışma yapmamış olduğumuz için, bir kitapçıdan uçakta okumak üzere ince bir Berlin kitabı aldım ve uçakta tüm restoran önerilerini satır satır okudum. Kısa bir liste oluşturduktan sonra ilk gün otel odasında biraz da internetten araştırma yapıp Prater'de aralık ortasına kadar kaz günleri olduğunu okuyunca ilk akşam yemeği için rotamız belli oldu.

Prater (www.pratergarten.de) Kastenienallee 7-9 numaralarda bulunuyor. Kocaman bir bahçesi, upuzun bir barı mevcut. Genel olarak sıcak bir ortam. Biz Pazartesi akşam gitmiş olmamıza rağmen masaların çoğu doluydu.

Biz bir porsiyon kaz, bir porsiyon sığır ve bir şişe de şiraz sipariş ettik.

Patates püresi, ıspanak ve kırmızı lahana ile servis edilen kaz oldukça lezzetliydi. Kırmızı lahananın bu tür etlerle uyumunu her zaman başarılı bulmuşumdur, bir kere daha aynı tespitte bulundum. Et çok güzel pişirilmişti ve herhangi bir çabaya gerek bırakmadan kemiğinden kendi kendine ayrılıyordu. Top şeklinde sunulan patates pürelerinin kıvamı sakız gibiydi. Nasıl o hale getirildiklerini anlamadım ama etin sosuyla çok güzel bir ikili oluşturdukları kesindi.


Patatesle ve yine kırmızı lahana ile servis edilen sığır eti ise sarma şeklindeydi ve içerisinde çeşitli sebzeler vardı. Nedense sığır etinin tadını az yağlı güzel bir ızgara köfteye çok benzettim ben.


Gecenin tek çok da başarılı olmayan seçimi vin de pays sınıfıdan olan şiraz oldu. Şarabın adını hatırlamıyorum ancak menüdeki tek şiraz oydu, biz de tam gövdeli bir kırmızı içmek istediğimiz için onu sipariş etmiştik. Sonuçta tam gövdeden uzak, epey hafif ama idare eder bir deneyim oldu.

Özetlemek gerekirse Prater aç karna soğuk bir ormanda sıcacık şöminenin yandığı bir evin salonuna girmek, ev sahibinin o gün avlayıp ateşte pişirdiği etleri yemek ve aynı evin salonundaki kalabalığın yüksek volümlü kahkahalarına katılmak şeklinde güzel bir deneyim oldu. Bu deneyimin karşılığında da gayet makul olduğunu düşündüğüm bir bedel ödedik.


:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder