5 Nisan 2011 Salı

Goldene Gams - Kitzbühel / Avusturya

Bizim bir seyahatte yaşadığımız en tipik problem nerede yemek yiyeceğimize karar vermek oluyor hep. Saatlerimizi yemek yerine karar vermek için geçirdiğimiz çok seyahat hatırlıyorum. Hatta bazen tam öğlen yemeği saatinde bir restorana girmeye karar verip, ardından tam o restorana girmek üzereyken "aslında şuraya da bakabilirdik, belki orası daha güzeldir" diye düşünüp yönümüzü başka bir tarafa çevirdiğimiz, sonra o gittiğimiz restoranı kapalı bulup başka bir restoran peşinde koştuğumuz, tüm bu oradan oraya koşturma sebebiyle saatlerimizi harcayıp aç kaldığımız, yorulduğumuz ve öğlen yemeğini akşamüzerine doğru yediğimiz durumlar olmuştur. Tabii sık sık yaşadığımız bu probleme karşı boş boş oturup hiç bir karşı önlem geliştirmediğimizi düşünmenizi istemem. Mesela geçtiğimiz sonbaharda iki arkadaşımızla gittiğimiz Montenegro ve Sırbistan gezisi sırasında nerede yemek yeneceğine her akşam bir kişinin karar vermesi şeklinde bir uygulamayı hayata geçirmiştik. Sonuç kusursuz olmuştu. Herkes sırayla bir akşam nereye gidileceğine karar veriyordu ve diğer ekip üyeleri de itiraz etmeden bu karara uyuyorlardı. Benim kendi kendime uyguladığım başka bir yöntem ise özellikle öğlen yemeklerini zamana yayma taktiği şeklinde özetlenebilecek bir uygulama. Bu uygulamaya göre saat 13:00 civarında karnım hafiften acıkmaya başladığı sırada karşıma çıkan ilk ilgi çekici yerde ufak birşey yemek ve bu ufak birşeyler yeme aktivitesine saat 16:00'ya kadar falan farklı yerlerde devam etmek. Her iki yöntemin de en büyük avantajı karar sürecini miniize etmesi. İkinci yöntemin ayrı bir avantajı az zamanda farklı şeyler tadabilmek.

Konu korkunç dağıldı, buradan toparlamaya çalışacağım şimdi. Yine nerede yemek yiyeceğimize karar vermek için epey bir zaman harcadığımız soğuk bir Kitzbühel akşamında daracık sokaklarda tüm gün kaymış olmanın vermiş olduğu yorgunlukla dolaşıp, epey bi restranın önünde durup camdan içeriyi ve kapıdaki menüyü süzdükten sonra karşımıza çıkan Goldene Gams'den içeriye attık kendimizi. Menüden gördüğümüz peynir fondüydü içeri girme sebebimiz.


Tiefenbrunner Oteli'nin giriş katında bulunan bu restoranın bizim oturduğumuz bölümünde epey büyük bi salonu ve uzunca bir barı vardı. Neredeyse tüm masalar tıklım tıklım doluydu bizim gittiğimiz akşam. Çok fazla aç olmadığımız için sadece peynir fondü ve şarap siparişi verdik. Masaya önce küçük küçük dilimlenmiş ekmekler ve küçücük bir kapta sebze turşuları geldi. Ekmekler hafif bayat gibiydi, sebze turşusunun miktarı da gözü de mideyi de aç bırakacak şekildeydi. Daha önce buharda pişmiş ya da ızgara sebzelerle peynir fondü yediğim olmuştu ama sebze turşusuyla hiç denememiştim. Ardından masanın ortasına yakılan mumun üzerine gelen fondü ile ziyafetimiz başlamış oldu.





Fondü güzeldi, sebze turşularıyla da iyi gitti. Ancak turşu miktar olarak oldukça azdı. Yukarıda da yazdığım gibi ekmekler hafif bayat gibiydi. Bu küçük eksilere rağmen fondünün tadının büyük artısı hoş bir yemek yememize sebep oldu. Bu arada fondünün sunulduğu kabın sadelik kaynaklı şıklığına dikkatinizi çekmek isterim, bizim çok hoşumuza gitti.


Menü oldukça genişti, fondü dışında özellikle et ağırlıklı farklı lezzetler bulabileceğiniz Goldene Gams'e yolunuz bir kayak tatili sırasında Kitzbühel'e düşerse gitmenizi öneririm.